İYİ Parti’nin geleceği var mı ?

Türkiye’nin politik manzarasında son dönemde yaşanan değişiklikler ve belirsizlikler, tüm partileri etkilemekte. 

Özellikle İYİ Parti’nin durumu, bu belirsizliklerin merkezinde bulunuyor.

Türkiye genel seçimlerinin ardından muhalefet cephesindeki tartışmalar devam ediyor.

CHP’de Kılıçdaroğlu’nayönelik istifa ve değişim sesleri yükselmeye devam ediyor.

Ancak asıl dramatik durum İYİ Parti’de yaşanıyor.

Seçimin en önemli kaybedeni durumundaki İYİ Parti’nin geleceğinin ne olacağı merak ediliyor.

Genel Başkan Meral Akşener’le var olmuş ancak ortaya koyduğu iddiaların çok uzağında kalmış bir parti olan İYİ Parti, belirsizliklerin merkezinde adeta.

Her şeyden önce, parti içerisinde yaşanan bu belirsizliğin en önemli nedeni, partinin kendine has bir vizyon ve ideolojinin eksikliği olarak görülebilir. 

Bu durum, partinin tabanını oluşturacak belirli bir grup veya kesime hitap etmesini engelliyor ve aynı zamanda seçmenler arasında belirgin bir ayrışma yaratıyor.

Bir çok ismin istifa ederek gemiyi terk ettiği İYİ Parti’de gidenlerin kahir ekseriyetinin sert sözlerle partiyi hedef alması, içerde huzursuzluğun aslında yeni olmadığını da gösteriyor bir manada.

Meral Akşener’in ağır seçim mağlubiyetinin ardından sadece kendi yartisinde değil kamuoyunda da boy hedefi olması ise dramatik durumu daha da öteye taşıyor.

Akşener’in kongrede partililerini hedef alan çok ağır bir konuşma yapması, ancak parti’de değişen bir şeyin olmaması da sıkılmışlığın bir dışa vurumu olacak.

Partinin kuruluştan itibaren aslında bir ideolojisinin olmamasının yanı sıra geçen sürede herhangi bir tabana oturamaması, içerdeki çok sesliliğin, aslında oy aldığı kesimlerin çok da alışık olduğu bir durum değil.

Büyük oranda milliyetçilerin terk ettiği parti de sol kesimden gelenlerin de umudu keserek rotayı sol partilere çevirmesiyle birlikte Akşener’in elinde sadece eski demokratlar ile hiçbir limanın kabul etmediği bir kitle kalmış durumda.

Ancak burada şunu belirtmek gerekir ki, parti bu dönemeci aşmayı başarabilirse, özellikle Türkiye’nin mevcut politik yapısı içinde kendine yer bulabilecek önemli bir potansiyeli olduğunu göz ardı etmemeliyiz. 

Bu potansiyeli ortaya çıkarmak için ise partinin birleştirici bir liderlik anlayışına, belirgin bir vizyona ve tabana sahip olması gerekiyor.

Son olarak partiden istifa eden Aytun Çıray’ın Cumhuriyet Gazetesi’ni verdiği mülakatta sarf ettiği sözler, İYİ Parti’de acımasız bir savaşın sürdüğünü deortaya koyuyor.

Peki kim kontrol ediyor.

İYİ Parti’yi ve bu kadar hata bu kadar siyaset kurallarının dışında adımı kimler attırıyor?

Ödünç alınan 15 milletvekili ile ilgili Akşener, hayatımın en büyük pişmanlığı diyerek kendisini CHP’den soyutlamaya çalıştığı son kongredeki sözlerini hedef alan Aytun Çıray, “İçinde vizyon ve misyon olmayan Kurultay konuşması ciddiye alınmaz. 

Zaten delege de ona, yakın çevresinin üzerini çizerek cevap verdi.

Düşünebiliyor musunuz; grubunda Alevi olmayan, vali, büyükelçi ve sürekli anayasa tartışılacak bir ülkede yetkin anayasası olmayan parti Türkiye’yi yönetmeye talip olabilir mi?

Meral Hanım siyasi canlı bomba gibi davrandı” ifadelerini kullanmış.

Durum bu kadar vahim anlayacağınız.

İYİ Parti’yi zor değil çok zor günlerin beklediği ortada.

Milletvekili listeleri hazırlanırken devleti yönetecek kadrolar yerine vizyonu ve misyonu olmayan, eski tip siyasetin temsilcilerinin tercih edilmesinin ne büyük hata olduğu da ortaya çıktı.

Çok önemli isimleri sırf nereden geldiği belli olmayan ve kökünden hata olan temayül oylamalarıyla saf dışı bırakmak, siyasi cinnet değil de nedir acaba?

Aslında siyaset kadro ve sadakatle yürüyebilecek bir süreç.

Ancak İYİ Parti’de durumu idare edecek tek şey aslında elde edilebilecek bir başarının ardından elde edilecek menfaatten öteyeye bir şey değil.

Aynı safta farklı ideolojilerden gelen insanların ortak paydası madde dışında ne olabilir ki?

Aslında iyi kadrolarla ve doğru adımlarla merkez sağın merkezine yerleşme şansına yaklaşan ancak eldeki bir çuval inciri üst üste yapılan hatalarla berbat eden İYİ Parti’de daha düşük seviyedeki profillerle oluşan Meclis ve parti yönetiminin bundan sonraki süreci daha başarılı kılma şansı o kadar az ki!

Bu perspektiften bakıldığında, İYİ Parti’nin mevcut durumunun ve gelecekte karşılaşabileceği potansiyel sorunların, partinin içerisinde kalıcı ve etkili bir değişim için gerekli zemini oluşturması gerektiği ortadadır.

Her ne kadar İYİ Parti CHP’ye posta koyup ittifakın son bulduğunu söylese ve CHP ile araya mesafe koymaya kalksa da yerel seçimlerde belirgin bir başarı elde etme şansı bugünkü görüntüde hiç yok.

Yani bir ittifaka mahkumlar ve bu ittifakta da başarılı olamazlarsa hikayenin bitişine de tanıklık edebiliriz.

Peki süreci yerel seçime kadar sürdürebilir ve yerel seçimlerde mevcut kadrosunu kullanabilir mi Akşener?

Bu zor görünüyor.

Partisinden kopuşların devam etmesi bekleniyor.

Bu kopuşlara son seçimde milletvekili olan birçok ismin de katılması an meselesi.

Zor değil çok zor günler bekliyor İYİ Parti’yi.

Oysa hikayeyi bambaşka  yazma şansları defalarca önlerine gelmişti.

Hep kötü seçeneği tercih ettiler.

Sonuç olarak, İYİ Parti’nin kendi geleceğini belirlemek için önünde birçok zorluk bulunmakta. 

Bu zorlukları aşmak ve Türkiye’nin politik sahnesinde daha belirgin bir rol oynamak için gereken potansiyele sahip olduğu da bir gerçek. 

Parti, bu potansiyeli doğru şekilde değerlendirebilir ve hedeflerini gerçekleştirebilirse, geleceği parlak olabilir. 

Ancak bu, her şeyden önce belirsizliklerin ve sorunların doğru şekilde ele alınmasını gerektiriyor.

Maalesef Bu da zor  görünüyor.