Şehircilikte yeni dönem Sağlıklı ve dirençli şehir!

Türkiye Sağlıklı Kentler Birliği 39. Meclisi ve sempozyumu için geçtiğimiz hafta sonu birliğin daveti üzerine Kütahya’daki programa katıldık.

Belediyelerin dahil oldukları birliklerin görevleri, hizmetleri ve etkinlikleri aslında kamuoyunda yeterince bilinmiyor.

Bir anlamda koordinasyon görevi yapıyor bu birlikler ve belediyeleri bir araya getirerek, hem bilgi ve proje paylaşımı yapıyorlar hem de ortak akıl oluşturarak, hizmetlerin kalitesinin yükselmesinde etkili oluyorlar. 

Her belediye kendi çalışmalarını ve deneyimlerini diğerlerine aktarıyor, eksiklerini tamamlıyor.

Fikir ediniyor, olanı geliştirmenin yolu yöntemini buluyor.

Türkiye Sağlıklı Kentler Birliği Bursa için özel bir kuruluş.

Kurucusu Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin rahmetli başkanı Hikmet Şahin.

Bursa aynı zamanda birliğin en büyük üyesi.

Hali hazırda birlik başkanlığını da doğal olarak Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş yapıyor.

Bursa bir bilen, bir büyük ağabey konumunda bir açıdan da.

Son toplantının konusu depremdi.

Deprem ve deprem sonrasında sağlıklı ve dirençli şehirler temasının altında şehirlerin afetlere karşı nasıl direnç kazanacağı konuşuldu.

Sunumlar yapıldı.

TSKB Ulusal Ağ Koordinatörü Nalan Fidan ve Büyükşehir Belediyesi Basın Yayın Daire Başkanı Ahmet Bayhan’ın sunumları oldukça etkiliydi.

Bilim insanlarının ve üye belediyelerin yaptıkları sunumlar da Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından oluşan hassasiyeti gözler önüne seriyordu açıkçası.

Programa katılan gazeteci arkadaşlar sempozyumun içeriği hakkında önemli yazılar kaleme aldı.

Yine haber ajanslarının geçtiği haberlerde kamuoyuna ulaştı.

Yeniden bir tekrara düşmeden bir konuya dikkati çekmek istiyorum.

Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’ın yeni dönem projesi ve misyonunun “Sağlıklı ve dirençli şehir” olduğunu görüyoruz.

Bu aynı zamanda;

Şehirleşme ve imarla ilgili de açık bir tavır olarak ortaya koyulacağını tahmin etmek de güç değil doğrusu.

Bursa’nın geleceği.

Sürdürülebilirliği sağlanan yaşanabilir şehir idealinin de bu pencereden sağlanabileceği de ortada.

Bu saatten sonra Bursa’nın ana gündeminin rant odaklarının belirlediği rant işleri değil, Bursa’yı yaşanabilir ve afetlere dirençli bir şehir haline getirmek olması gerektiği berrak bir şekilde ortada.

Yanında farklı planları, hesapları azık olarak taşıyanların en azından bir süre daha bunları açık edemeyecekleri de görünüyor.

Bu süreçte;

Mevcut yapı stokunun dönüşümünden başlayarak Bursa’nın geleceğini sağlıklı ve dirençli bir şehir olarak planlayıp, başlatılan çalışmaları katlayarak sürdürmek, Bursa adına en büyük kazanç olacak.

Bugün, Bursa’nın depreme ve afete dirençli şehir olmaktan daha önemli bir projesinin olamayacağını düşünüyorum.

Bursa’da tüm kent yönetiminde söz sahibi olan kamu ya da özel, kişi yada grubun artık buna odaklanması gerekiyor.

Bugün;

Hızlıca bu işe konsantre olmazsak, önümüzdeki örneklerle de ortada yarın bedeli her alanda çok ağır olur.

Hatay’da Maraş’ta, Adıyaman’da afet adres sormadı.

Her kesimi sert bir şekilde etkiledi.

Rantçısı da zarar gördü, rantçı olmayanı da.

İşçisi, memuru,  emeklisi, işadamı, siyasetçisi, sporcusu vs ne varsa.

Şehirler yok oldu ve yeniden inşaaları zaman alacak.

Bugün tedbir almaya başlarsak, belki bu acıların bu bitişlerin oranını en alt seviyeye çekebilir, şehrin direncini bilerek, güvenle yaşayabiliriz.

Alinur Aktaş ve ekibi, edindikleri tecrübe ve oluşan birikimle doğru bir karar verdi.

Ve;

Yeni projeksiyon olarak sağlıklı ve dirençli şehir kavramını öne alan bir vizyon belirledi.

Süreç içerisinde bu konu çok daha belirgin hale gelecek.

Toplumsal hassasiyetin de sönmesine müsaade etmeden, Bursa’nın geleceğini kurtarmak elimizde.

Enerjimizi toplayıp, bir an önce kervana katılarak, tarihi bir dönemeçte el birliği ile yürümek şart.